-
1 erkek takım giysisi
Herrenanzug m -
2 üst giysisi
Oberbekleidung f -
3 çocuğun vaftiz giysisi
chrisom -
4 dalgıç giysisi
n. wet suit* * *diving suit -
5 antreman giysisi
n. sweatsuit -
6 dalgıç giysisi olmadan dalma
n. skin diving -
7 garson boy kadın giysisi
n. petite -
8 gezme giysisi
n. Sunday best -
9 iş giysisi
n. workwear -
10 kadın binici giysisi
n. riding habit -
11 kamp giysisi
n. duffel, duffle -
12 kayak giysisi
n. skiwear -
13 streç dansçı giysisi
n. leotard -
14 uzay giysisi
n. spacesuit -
15 yas giysisi
mourning -
16 kaban
1. بالطو [بالْطُو]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi2. حدور [حُدُور]Anlamı: dik yokuş3. دثار [دِثَار]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi4. ربوة [رَبْوَة]Anlamı: tepe5. ربوة [رُبْوَة]Anlamı: tepe6. رداء [رِدَاء]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi7. صعود [صُعُود]Anlamı: dik yokuş8. صعيد [صَعِيد]Anlamı: tepe9. عطاف [عِطَاف]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi10. كساء [كِسَاء]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi11. لباس [لِبَاس]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi12. لبس [لِبْس]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi13. مرتفع [مُرْتَفَع]Anlamı: tepe14. معطف [مِعْطَف]Anlamı: paltoya benzeyen üst giysisi15. نجوة [نَجْوَة]Anlamı: tepe16. يفع [يَفَع]Anlamı: tepe -
17 spacesuit
-
18 gown
uzun kadin giysisi, gece giysisi; cüppe; önlük -
19 kazak
1. غفارة [غِفَارَة]Anlamı: örme üst giysisi2. غفرة [غُفْرَة]Anlamı: örme üst giysisi3. قازاق [قَازَاق] -
20 mayo
См. также в других словарях:
gelinlik — is., ği 1) Gelin olma durumu Düğünümde bulunmazsan gelinliğim içime sinmeyecek, diyor. R. N. Güntekin 2) Gelin giysisi Çalgısı, köçeği, rakısı, yemeği, gelinliği ile otomobil paralarını hep oğlanevi ödeyecekti. N. Cumalı 3) sf. Gelin giysisi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırka — is., Ar. ḫirḳa 1) Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde, önden açık, kollu üst giysisi Bol hırkasının içinde ne kadar zavallı hatta ne kadar gülünçtü. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Genellikle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kostüm — is., Fr. costume 1) Ceket, pantolon ve bazen de yelekten oluşan erkek takım giysisi 2) Çoğunlukla sokakta giyilmek için dikilmiş kadın giysisi Arkasındaki kostümleri, manken üstünde gibi durur. S. M. Alus 3) Sinema ve tiyatroda rol gereği giyilen … Çağatay Osmanlı Sözlük
altıparmak — 1. is., ğı, hay. b. İri bir tür palamut balığı 2. is., ğı 1) Ayrı renkte altı yolu olan kumaş 2) Bu kumaştan yapılan gelin giysisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
avcı — is. 1) Avı kendine iş edinen kimse Avcı, elinde ipi silkeleyerek yavaş yavaş ağını çekiyordu. M. Ş. Esendal 2) Avcılara özgü şey Avcı çantası. Avcı giysisi. 3) sf. Başka hayvanları yakalamakta usta olan (hayvan) Avcı kuş. Avcı kedi. 4) mec. Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bikini — is., Fr. bikini Deniz, göl, havuz vb. yerlere girerken veya güneşlenirken giyilen, iki parçadan oluşan kadın giysisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bluz — is., Fr. blouse Vücudun üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan veya iplikten örülen kadın giysisi Sarı renkte incecik bir örme bluz giymiş. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
bonjur — ünl., Fr. bonjour 1) Günaydın 2) is., esk. Uzun siyah ceketle, çizgili pantolondan oluşan erkek giysisi Milas ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor, yaşlı başlı insanlardan ... akran muamelesi görüyorum. R.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceket — is., Fr. jaquette Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ceketini alıp çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cepken — is. Kolları yırtmaçlı ve uzun, harçla işlenmiş bir tür kısa, yakasız üst giysisi Cepkenini, damalı mintanını çıkarmış, kolalı gömleğine kravatını bağlıyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
çamaşır — is., Far. cāmeşūy 1) İç giysisi Çamaşırı ile yarı açık duran bacakları kan içindeydi. M. Ş. Esendal 2) Kirli eşyaları yıkama işi Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmemden başka çare kalmadı. H. E. Adıvar Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük